Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Rum Suresi 41. Ayeti Bağlamında İklim Değişikliği Nedenleri

“İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah, dönüş yapsınlar diye işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor.” (Rum Suresi, 30/41) Yüzyıllardır insan, yeryüzünü kendisine emanet edilmiş bir alan olarak değil; sınırsızca tüketebileceği bir kaynak deposu gibi görmeye başladı. Oysa Kur’an, doğa ve insan arasındaki ilişkinin bir “emanet” olduğunu hatırlatır. Rum Suresi 41. ayet, çevre felaketlerinin, iklim krizlerinin ve doğal dengenin bozulmasının insan eliyle gerçekleştiğini çarpıcı bir şekilde vurgular. Bugün iklim değişikliği, bu ayetin işaret ettiği bozulmanın en somut göstergelerinden biri hâline gelmiştir. 1. İklim Değişikliğinin İnsan Kaynaklı Nedenleri a) Fosil Yakıt Kullanımı Sanayi devriminden bu yana kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtların yoğun şekilde kullanılması, atmosfere milyarlarca ton sera gazı salınmasına yol açtı. Karbon dioksit ve metan gibi gazlar, doğal sera etkisini aşırı güçlendirerek dünyan...

Nisa Suresi 82.Ayetinin Sağlamasını Yapmak İçin İzlenecek Yol

“Onlar Kur’an üzerinde düşünmüyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından olsaydı onda birçok çelişki bulurlardı." Nisa 4:82’deki bu ayet, bir epistemolojik meydan okuma dır. Yani insanları düşünerek ve inceleyerek doğrulamaya çağırır. İzlenecek yol şu şekilde olabilir: 1. Ayetin Metodunu Anlamak Ayet iki aşamalı bir yol öneriyor: Kur’an üzerine derin düşünmek (تَدَبُّر) → Metni anlamaya çalışmak, bağlamlarıyla incelemek Çelişki aramak → Mantıksal veya içeriksel uyumsuzluk olup olmadığını kontrol etmek Bu, bir falsifikasyon testi gibidir: Varsayım: Eğer Kur’an insan sözüyse, çelişkiler barındırır. Gözlem: Çelişki yoksa, ilahi olma ihtimali güçlenir. 2. Doğrulama için Yöntemsel Adımlar ✅ Adım 1: Metni Bütünsel Okuma Tüm ayetleri bağlamından koparmadan oku. Aynı konudaki ayetleri bir araya getir (mesela ölüm sonrası hayat, ahlak ilkeleri, ibadet hükümleri). Bu şekilde, aynı konuda farklı hükümler var mı diye bak. ✅ Adım 2: Mantıksal Tu...

Allah’ın Kim Olduğunu Açıklayan Temel Özellikler (Kur’an’a Göre)

Allah’ın temel özelliklerini akli ve mantıki delillerle açıklanması 1. Tek ve ortağı yoktur (İhlas 112/1) Mantıki Delil: Eğer birden fazla ilah olsaydı, kainatta düzen değil kaos olurdu. Çünkü her biri farklı bir iradeye sahip olur, biri bir şeyi yaratmak isterken diğeri istemeyebilirdi. Kur’an da şöyle der: “Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilahlar olsaydı, kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu.” (Enbiya 21/22) → Düzenin varlığı, tek ilaha delildir. 2. Her şeyin yaratıcısıdır (Zümer 39/62) Mantıki Delil: Evren yoktan var olamaz (yokluk yok eder). Her şeyin bir sebebi vardır. Sebepler zincirinin sonsuza gitmesi imkansızdır (teselsül). Dolayısıyla ilk sebep, yani “ilk yaratıcı” olmalıdır. O da Allah’tır. Kur’an: “Allah her şeyin yaratıcısıdır, O her şeye vekildir.” (Zümer 39/62) 3. Hiçbir şeye muhtaç değildir (İhlas 112/2) Mantıki Delil: Yaratıcı, yaratılana muhtaç olamaz. Eğer O da başkasına muhtaç olsaydı, ilah olamazdı. Muhtaç olan, eksiktir...

Ey insanlar!

Hucurat 13- Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır. Bakara 21- Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, böylece korunmuş (Allah'ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz. Bakara 168- Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helâl ve temiz olanlarından yeyin, şeytanın peşine düşmeyin; zira şeytan sizin açık bir düşmanınızdır. Nisa 1- Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir. Nisa 133- Ey insanlar! Allah dilerse sizi yokluğa gönderip başkalarını getirir; Allah bun...

Kur’an’ın Okunması, Anlaşılması ve Yaşanması

  Kur’an: Sadece Okunmak İçin mi İndirildi? Kur’an, Allah’ın insanlığa gönderdiği en büyük rahmettir. O sadece okunmak için değil; anlaşılmak, düşünülmek ve yaşanmak için gönderilmiştir. Ne yazık ki birçok Müslüman, Kur’an’ı yalnızca Ramazan ayında okunan kutsal bir kitap olarak görmekte; içindeki mesajları anlamaya ve hayatına geçirmeye yeterince yönelmemektedir. Oysa Kur’an’ın amacı, insanı karanlıklardan aydınlığa çıkarmaktır. Kur’an’ı Okumak: Bir Başlangıçtır Kur’an’ı okumak elbette önemlidir. Rabbimiz şöyle buyurur: “Kur’an’ı ağır ağır, düşüne düşüne oku.” (Müzzemmil, 73/4) Ancak burada dikkat çekilen bir nokta var: " Tertil " ile yani sindirerek, anlayarak okumak. Sadece hızlıca bir hatim yapmak değil, her ayetin üzerinde düşünmek ve mesajını kavramak önemlidir. Kur’an’ı Anlamak: Kalbe İşleyen Mesajlar Kur’an’ın asıl amacı, insanın iç dünyasına dokunmak ve onu hakikate yönlendirmektir.  Anlaşılmayan bir metin, hayatı değiştirebilir mi? “Biz onu, düşünesiniz diye Arapça ...

Müslüman Olarak Sorumluluğumuz.

→İlk andan itibaren vahyolunun ayetlerden başlayarak risalet sürecinde vahyolunan ayetlerle bildirildi ki, her mümin , Allah'ın razı olduğu yegâne dinin temsilcisi sıfatıyla yoluna devam etmek ve bütün engellemelere rağmen yeryüzünde hakkın temsilcisi olmak zorundadır .  Hakkın temsilcisi olmak ise sadece söylemle gerçekleşecek veya sadece isim değişikliğiyle olacak bir şey değildir. Hakkın temsilcisi olmak tamamen yaşantıyla, hâl ve hareketlerle bağlantılıdır.  Bu nedenle bir müminin nasıl hakkın şahidi olacağı, her seferinde farklı bir tutum veya davranış örnek verilerek gösterildi, bildirildi, emredildi. Örneğin her müminin, çevresindeki yetime, öksüze, düşküne, yoksula yardımcı olması, onların ihtiyaçlarını imkânları nispetinde gidermeye çalışması gerektiği açıklandı.  Bildirildi ki, her mümin ekonomik gücü dahilinde infakta bulunmalı, kendisini bütün kötülüklerden alıkoyan namazını ikame etmede ihmalkâr davranmamalı , kulluğunu sadece Allah'a yöneltmelidir....

Gerçekten Sırat-ı Müstakimde miyiz?

  Dosdoğru yolda olup olmadığımızı anlamak için aşağıdaki kriterleri değerlendirebiliriz: 1.  İnanç ve İbadet İnanç:  Allah’a ve O’nun birliğine olan inancımız sağlam mı? İslam’ın temel inanç esaslarını (tevhid, peygamberlik, ahiret, kitaplar) kabul ediyor muyuz? İbadet:  Namaz, oruç, zekat gibi ibadetleri düzenli olarak yerine getiriyor muyuz? İbadetlerimizde samimiyet ve içtenlik var mı? 2.  Ahlak ve Davranış Ahlaki Değerler:  Doğru, adil ve erdemli bir yaşam sürüyor muyuz? Başkalarına karşı saygılı ve nazik miyiz? Kötü Alışkanlıklardan Kaçınma:  Yalan, hırsızlık, dedikodu gibi kötü alışkanlıklardan uzak duruyor muyuz? 3.  Kur'an ve Sünnet Kur'an’ı Anlama:  Kur'an’ı okuyor ve anlamaya çalışıyor muyuz? Hayatımızda Kur’an’ın öğretilerine ne kadar yer veriyoruz? Peygamberin Sünneti:  Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hayatını örnek alıyor muyuz? Onun öğretilerini ve uygulamalarını takip ediyor muyuz? 4.  Toplumsal İlişkiler İyi İlişkil...

Namaz: Sadece Kılmak Değil, İkame Etmek

 Namaz, yüzyıllardır milyonlarca insanın günlük hayatında yer bulan, önemli bir ibadettir. Ancak çoğumuzun gözden kaçırdığı hassas bir ayrım vardır: Namaz kılmak başka, namazı ikame etmek başkadır. Kur'an, sürekli olarak "salatı ikame edin" der; yani namazı sadece bedensel bir hareket olarak değil, anlamını, ruhunu, ahlakını hayatımıza yansıtarak eda etmemizi ister. Peki neden böylesi bir vurgu yapılır? Çünkü namaz , insanın sürekli bir ıslah içinde olmasını, ruhen ve ahlaken dönüşmesini hedefler. Kur'an, "Kitaptan sana vahyedilenleri oku, namazı özenle kıl. Kuşkusuz namaz hayâsızlıktan ve kötülükten meneder. Allah’ı anmak her şeyden önemlidir. Allah yaptıklarınızı bilir." (Ankebut, 29/45) derken, sadece bir ibadeti değil, bu ibadetin sonucunda ortaya çıkması gereken ahlaki bir çizgiyi tarif eder.  Namaz, insanı günül gözüyle gören, kalbiyle hisseden, merhametli, adil ve sorumlu biri haline getirmelidir. Ancak günümüzde pek çok kişi yıllarca namaz kılması...

Kur'an'da 'Salat' ve 'Namaz' Kavramı Üzerine

  Kur'an'da 'Salat' ve 'Namaz' Kavramı Üzerine Kur'an'daki ismi “salat” olan ve Türkçeye Farsçadan hareketle “namaz” ismiyle geçmiş bulunan bu özel ve önemli ibadetin, sadece ismi değil, emrediliş biçimi de büyük oranda anlam değişikliğine uğrayarak Türkçeye geçmiştir. Bu durum, söz konusu ibadetle ilgili bazı temel özellikleri görmeye engel olabilmekte ve onun tevhidi boyutunda bazı yozlaşmalara veya tahriflere yol açabilmektedir. Şöyle ki: Ayetlerde namaz emri verilirken veya namaz kılanlar övülürken “salat edin” ya da “salat edenler” ifadesi değil, “salatı ikame edin” veya “salatı ikame edenler” ifadesi geçmektedir. Bu iki ifade arasında önemli bir anlam farklılığı vardır. “Kılmak” emredilen, istenen davranışı yapmak, uygulamak manasına gelir. “İkame etmek” ise o ibadetle amaçlanan şeyleri gerçekleştirmek anlamını taşır. İkame etmek; maddi ve manevi, bireysel ve toplumsal hedeflerin gözetilmesini ve gereklerinin yerine getirilmesi...

Kur'an'a Göre Televizyon İzlerken Dikkat Edilecek Hususlar

Dizi ve filmleri oyunculuk yapanlar kadar izleyenlerin de sorumluluğu vardır; özellikle bu içerikler Allah’ın haram kıldığı fiilleri teşvik ediyorsa , ahlaki yozlaşmaya sebep oluyorsa veya iman zayıflığına yol açıyorsa. Kur’an bu konuda hem pasif izleyici hem de aktif destekçi konumundaki kişileri uyarır. 🔥 Kur’an’da doğrudan "film/dizi izlemek" geçmez , ancak şu alanlar üzerinden net uyarılar bulunur: Batıl ve boş işlere yönelmek Zinayı, çıplaklığı, içkiyi, isyanı normalleştirmek Allah’a isyan edilen ortamlarda kalmaya devam etmek Günaha destek vermek Kalbin kararmasına sebep olan eğlencelere dalmak 📖 1. En'am Suresi 68. Ayet "Ayetlerimiz hakkında alay edildiğini gördüğünde, onlar başka bir söze dalıncaya kadar onlardan yüz çevir. Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra o zalimler topluluğuyla oturma!" ▶️ Bu ayet, Allah’a karşı alay edilen veya O’nun dinine ters düşen bir ortamda seyirci kalmanın bile sorumluluk getireceğini anl...

Günümüzde Bireysel Helaktan Kurtulma Yöntemleri

Günümüzde bireysel helaktan –yani kalbin körelmesi, vicdanın kararması, ahlaki çözülme ve ilahi huzurdan uzak düşme gibi manevî felaketlerden– kurtulmak için, Kur’an’ın sunduğu hayat rehberliği ve Nebevî örnekliğe dayalı şu temel ilkelere dayanan bir hayat yaşamak gerekir: 🌿 1. Samimi Tevhit İnancı: Allah’a Teslimiyet Kur’an’da helaka uğrayan bireylerin ve toplumların ortak vasfı Allah’ı unutmak, O’na ortaklar koşmak veya O’nun hükümlerini hiçe saymaktır. Kurtuluşun ilk adımı, Allah’a gönülden bağlılık ve O’na teslimiyettir. Ayet: “Kim Allah’a yönelirse, O’na bağlanmış sapasağlam bir kulpa tutunmuş olur.” (Bakara, 2/256) 🕌 2. Namaz ve Dua ile Manevi Bağ Kurmak Namaz, kalbi diri tutan ve insanı kötülüklerden koruyan bir zikir sistemidir. Kur’an’da bireysel kurtuluşun en temel dayanağı olarak zikredilir. Ayet: “Şüphesiz namaz, hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar.” (Ankebut, 29/45) 📖 3. Kur’an’la Canlı Bağ Kurmak Kur’an’ı anlamak ve hayatın merkezine yerleştirmek bireyin zihins...

Günümüzde helak türleri

Kur’an’da birçok kavimde kitlesel helak olayları anlatılır: Nuh’un kavmi, Âd, Semûd, Lut kavmi, Medyen halkı, Firavun ve ordusu gibi. Bunlar genellikle zulüm, haksızlık, fuhuş, ölçü-tartı hilesi, peygamber inkârı gibi toplumsal yozlaşmalara karşı ilahi adaletin tecellisi olarak sunulur. Günümüzde ise bu helak türlerini şöyle anlamak mümkündür: 1. Fiziksel Helak Yerine Sosyal ve Ahlaki Çöküş Eskiden gelen gökten taş yağması, yerin altına geçirilme veya tufan gibi helak türleri artık birebir yaşanmasa da; toplumların ahlaken, kültürel olarak ya da sosyolojik olarak çöküşü bu anlatımların modern karşılığıdır. Modern örnek: Aile yapısının çökmesi, fuhşun yaygınlaşması, ekonomik sömürü, sosyal adaletsizlik, güçlünün zayıfı ezdiği düzenler. Kur’anî referans: “Allah bir kavmi değiştirmez, ta ki onlar kendilerini değiştirene kadar.” (Ra’d, 13/11) 2. Doğal Afetler ve Ekolojik Felaketler Helak anlatıları, insanın yeryüzündeki azgınlığının doğaya karşı da sonuç doğurabileceğini gös...

Başımıza Gelen Musibetlerin Sebebi Ne Olabilir?

Her Musibet Cezalandırma mı? Hayatta başımıza gelen her sıkıntıyı bir ceza olarak mı görmeliyiz? Bazen hastalanırız, bazen işlerimiz yolunda gitmez, bazen bir kayıpla sarsılırız. İçten içe de sorarız: “Acaba ne yaptım da bu oldu?” Evet, bu soru yerinde bir sorudur ama cevabı her zaman tek yönlü değildir. Kur’an’da bir ayet vardır ki, insana hem sorumluluğunu hatırlatır hem de umut verir: “Size başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. Allah çoğunu affeder.”(Şura, 42/30) Bu şu demek: İnsan hata yapar, günaha düşer. Bazen bunun karşılığı olarak başına sıkıntılar gelir. Ancak Allah öyle merhametlidir ki, her hatanın cezasını anında vermez. Öyle olsaydı, dünyada canlı kalmazdı. Nitekim başka bir ayette de bu açıkça söylenir: “Allah insanları yaptıkları yüzünden hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı kalmazdı.” (Fâtır, 35/45) Ama burada önemli bir ayrım var: Her musibet bir günahın cezası değildir. Özellikle günahsız, salih kulların başına ge...

Kur'ana Göre İletişimde Altın Prensipler

Rabbinizin mağfiretine mazhar olmak ve takvâ sahipleri için hazırlanmış olup gökler ve yer kadar geniş olan cennete girmek için yarışın!  Onlar (takvâ sahipleri) bollukta da darlıkta da Allah yolunda harcarlar, öfkelerini yenerle r, insanları affederler. Allah işini güzel yapanları sever. Onlar çirkin bir şey yaptıkları veya kendilerine kötülük ettikleri zaman Allah’ı hatırlarlar da hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki?  Onlar, yaptıklarında bile bile ısrar etmezler. İşte onların yaptıklarının karşılığı rableri tarafından bir bağışlanma ve altlarından ırmaklar akan cennetlerdir.  Onlar orada temelli kalacaklardır. Böyle amel edenlerin mükâfatı ne güzeldir! (Al-i İmran 133-136) Onlar büyük günahlardan ve hayâsızlıklardan kaçınırlar, öfkelendiklerinde dahi bağışlarlar.   (Şûrâ 37) Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler ; yoksa şeytan aralarına girer. Kuşkusuz şeytan insanların apaçık düşmanıdır. ﴾İs...

Mü'minun Suresi 3.Ayeti Üzerine Bir Analiz

وَالَّذ۪ينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَۙ Onlar anlamsız, yararsız söz ve davranışlardan uzak dururlar. Günümüz bağlamında "anlamsız, yararsız söz ve davranışlardan uzak durmak" ifadesi, sosyal medya, iletişim ve günlük yaşamda çeşitli örneklerle desteklenebilir.  Sosyal Medya Kullanımı Anlamsız Paylaşımlar: Günümüzde birçok kişi sosyal medyada gereksiz ve anlamsız içerikler paylaşıyor. Örneğin, sadece dikkat çekmek amacıyla yapılan " viral " paylaşımlar, çoğu zaman derin bir anlam taşımıyor. Müminler, bu tür içeriklerden uzak durarak daha anlamlı ve eğitici paylaşımlar yapabilirler. Yararsız Tartışmalar: Sosyal medya platformlarında sıkça karşılaşılan tartışmalar, çoğu zaman yapıcı olmaktan çok, kargaşa yaratıyor. Müminler, bu tür tartışmalara katılmaktansa, yapıcı ve olumlu diyaloglar kurmayı tercih edebilirler. 2. Günlük İletişim Boş Sohbetler: Günlük hayatta, bazı insanlar sık sık anlamsız sohbetlere girerler. Örneğin, bir arkadaş grubunda sadece dedikodu...

Kulluğunla Yüzleşmeden Bu Dünyadan Gitmezsin!

Kötüler böyle işe uyanmadan, hani daha sen mevzuyu anlamamışsın kabilinden, buradan göçüp gidemezler.  Çünkü işleyen sistemin şöyle bir mantığı var.  Helak olacaklar kanıta dayalı olarak helak olacaklar. Hayat bulacaklar da kanıta dayalı olarak hayat bulacaklar.  Öyle öteye geldiğinde, bunun durumu belirsiz, bu işi anlamamış, bu bizim farkımıza varmamış gibi bir belirsizlik olmaz. Cenab-ı Hak öğretmenler gibi kağıtları dağıtıp uzakta durmaz.  Cenab-ı Hak her bir kulun hayatının içindedir, yanındadır.  Soruyu anlayıp anlamadığını, yanlış anladığını vs. hepsini bilir, anlama süreçlerini de yaratan O'dur.  Biz kulluğa dair yüzleşmemizi yaşamadan bu hayattan köşe bucak kaçamayız.  Cenab-ı Hak'taki sıkıntı deyince, bir bakmışsın ki ooo uzun uzun dua ediyor. Demek sen huzuru biliyorsun, demek sen kudretin kimin elinde olduğunu biliyorsun.  Sağlığına şöyle bir dokunduk, sevdiklerine şöyle bir dokunduk, sen bizi tanıyorsun. Bunlar sahne sahne kayda alınır...

Tedebbür ve Tezekkür Kavram Analizi

  1. Tedebbür (تدبّر) 🔍 Kök: د-ب-ر (دبر) Bu kök, "arkadan bakmak, bir işin sonunu düşünmek" anlamlarına gelir. "Debr" kelimesi Arapça’da "arka taraf, son" anlamına gelir. 📖 Kur’an’daki Kullanımı: Tedebbür kelimesi Kur’an’da şu ayetlerde geçer: Nisa 4:82: "Onlar Kur’an’ı tedebbür etmiyorlar mı? Eğer o Allah’tan başkası tarafından olsaydı, onda birçok çelişki bulurlardı." Muhammed 47:24: "Kur’an’ı tedebbür etmiyorlar mı? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitler mi var?" 🧩 Anlamı: Tedebbür, bir metni sadece yüzeysel okumak değil; onun sonunu, sonucunu, derinliğini düşünerek anlamaya çalışmak demektir. Kur’an’a göre, akıl sahiplerinin yapması gereken bir etkinliktir. 🧠 2. Tezekkür (تذكّر) 🔍 Kök: ذ-ك-ر (ذكر) "Zikr" kelimesi; anmak, hatırlamak, düşünmek, öğüt anlamlarına gelir. Tezekkür, bu kökten türetilmiş bir tefa’ul babı fiilidir; yani karşılıklı bir farkındalık veya içsel bir hatırlama sür...

Hayatımıza Dair Bir Tespit

Siz karşınızda koca bir kariyer düşlüyorsunuz, gelecek görüyorsunuz veya bir ticari ihale görüyorsunuz, büyük bir kazanç kapısı görüyorsunuz, büyük bir fırsat. Yani o hayatın pek çok katmanlarında pek çok farklı fırsatları şu anda yaşayan, düşleyen, kazanmış olan, arifesinde durup heyecanlı duyan insanlar var.  Şimdi bunların hepsi, burada baktığın zaman bu olaylar hepsi bunun içinmiş gibi zannediyorsun. Halbuki bunların hepsi aslında Allah'a bakan yüzüyle  kişinin Cenab-ı Hakk'a saygısını yoklayan bir düzenekten ibaret.   Yani  oradaki cirolar, oradaki büyük ihaleler veya büyük makamlar, kariyerler, hepsi kilit noktası, püf noktası ,  Cenab-ı Hakk'a bakan yüzüyle Allah'a duyduğumuz saygıyı yoklayacaktır . Bunu nasıl deşifre edebiliriz? Önümüzde bir durum var ve biz belli bir aksiyon almak istiyoruz. Tab...

Kuranda Yasaklanan Eylemler

  Eylem Ayet Açıklama Allah'a ortak koşmak (şirk) Nisa Suresi 4:48, 4:116 Allah, kendisine ortak koşmayı affetmez. Haksız yere adam öldürmek Maide Suresi 5:32, 5:45 Haksız yere birini öldürmek büyük bir günah olarak kabul edilir. Yetim malı yemek Nisa Suresi 4:2, 4:10 Yetimlerin mallarını haksız yere yemek büyük bir günahtır. Zina yapmak İsra Suresi 17:32 Zinaya yaklaşmayın; çünkü o, açık bir kötülük ve çok kötü bir yoldur. Faiz yemek Bakara Suresi 2:275-279 Faiz yemek Allah ve Resulüne savaş açmak gibidir. Yalan söylemek Nahl Suresi 16:105 Allah'a yalan isnat edenler ve ayetlerini inkar edenler hüsrana uğrar. Hırsızlık yapmak Maide Suresi 5:38 Hırsızlık yapan erkek ve kadınların elleri kesilmelidir. İçki ve kumar oynamak Maide Suresi 5:90-91 İçki ve kumar şeytan işi pisliklerdir; bunlardan uzak durun. Namusu korumamak Nur Suresi 24:30-31 Gözleri haramdan sakınmak ve iffetli olmak emredilir. Haksız yere yemin etmek Bakara Suresi 2:224 Allah'ı, yeminleriniz için engel yapmay...