Siz karşınızda koca bir kariyer düşlüyorsunuz, gelecek görüyorsunuz veya bir ticari ihale görüyorsunuz, büyük bir kazanç kapısı görüyorsunuz, büyük bir fırsat. Yani o hayatın pek çok katmanlarında pek çok farklı fırsatları şu anda yaşayan, düşleyen, kazanmış olan, arifesinde durup heyecanlı duyan insanlar var. Şimdi bunların hepsi, burada baktığın zaman bu olaylar hepsi bunun içinmiş gibi zannediyorsun.
Halbuki bunların hepsi aslında Allah'a bakan yüzüyle kişinin Cenab-ı Hakk'a saygısını yoklayan bir düzenekten ibaret.
Yani oradaki cirolar, oradaki büyük ihaleler veya büyük makamlar, kariyerler, hepsi kilit noktası, püf noktası, Cenab-ı Hakk'a bakan yüzüyle Allah'a duyduğumuz saygıyı yoklayacaktır. Bunu nasıl deşifre edebiliriz? Önümüzde bir durum var ve biz belli bir aksiyon almak istiyoruz.
Tabii mevzuyu gündemimize koyuyoruz. Şöyle bakmalı, bu boyutu bu meselenin Cenab-ı Hakk'ı ilgilendiriyor mu? Yani Allah bu konuda olumlu ya da olumsuz bir şey söylemiş mi? Yok.
O zaman bu olayın basit tarafıdır. Peki bu olayın şu boyutu Cenab-ı Hak'la ilgili mi? Bu konuda olur yahut olmaz bir şey demiş mi? Böyle gidip orayı yakalamalı. Aa bu meselenin şu boyutu biraz sıkıntılı, Cenab-ı Hak bu konuda olmaz demiş.
Ve bu olayda, bu olayın da içinde bu var. Bu bir ihale olabilir, bir tarafında haram olan, bir iş olabilir, bir görev olabilir, bir şeyi elde etmek için yapılacak bir gayri meşru, bu işe kavuşuruz kavuşmasına da işte şu rüşveti vermek zorundayız yahut şu usulsüzlüğü yaptırmak zorundayız yahut şu gayri meşru aracılığı devreye koymak zorundayız her neyse. Tam olayın püf noktası da orasıdır.
Biz de tam oradan sınanıyoruzdur. Karşılığında umduğumuz bu kariyer, bu iş, bu makam, bu ticari kazanç, her ne ise yani, bunu göze alıp almadığımızı yoklayan koca bir düzenekten ibaret. Olay hepsi bunun için yaratılmış zaten ve siz de orayı önemsemiyorsunuz.
Diyorsunuz ki bu kısmını hallederiz. Önce bu işi bir kazanalım yahut bu ihaleyi bir alalım yahut şu servete bir konalım yahut şunu bir yapalım diyorsunuz. Peki Cenab-ı Hakk'a ne diyeceğiz? Onun bir yasağını delmiş olduk veya iki üç yasağını delmiş olduk.
Şeytan gelir der ki ona bir cevap verirsin. Dersin ki işte şöyle şöyle Yusuf'un kardeşleri gibi. Yani önce günaha niyet ediyoruz, yanlışa niyet ediyoruz, tövbeyi de sıraya koyuyoruz.
Yusuf'un kardeşleri dediler ki önce öldürelim. Sonra iyi kimseler oluveririz. Bu nasıl bir mantık? Önce kötülüğü, cürmü göze alacaksın bile isteye.
Sonra tövbeyi bunu aklayacak, temize çıkaracak bir araçmış gibi kullanacaksın. Yok böyle bir şey. Zaten bu bunun içindi ve sen bu sınavı kaybettin.
Sırada başka bir sınav vardır. Eğer senin şablonun bu olursa sıradakini de aynı şeyi yapacaksın. Orada da yine önüne bir haz, bir duygu, bir şehvet, bir tutku olacak ve sen yine orada haramı göze alacaksın.
Dünyanın en çeşit çeşit hazları var. Şehveti var, hırsı var, tutkusu var, ne bileyim arzusu var, kini var, fesadı var.
Çeşitli duygular bunlar ve o sınavda kendisine çağırıyor. Siz kontrol etmeyi, onu durdurmayı, hak namına Allah bunu beğenmez bende diyerek ya durduruyorsunuz ya da her defasında hele bir ona erişeyim, Allah'a bilahare bir açıklama yaparım şablonunu kullanıyorsunuz. Bunu yapa yapa örseleniyorsunuz.
Bir süre sonra içinizden Allah'a dair bu refleksiniz de kaybolmaya başlıyor. Yani artık benzeri bir günah sürecine girdiğinizde yahu Cenab-ı Hakkı da kızdıracağız ama duygusu o kadar zayıf, o kadar cılız içinizden geçiyor ki. Öncekiler kadar yüksek bile değil ve bu zamanla sönümleniyor.
Çünkü Allah'a dair bilincimiz Allah'ın bize büyük bir lütfuydu. Kendisini hatırlattığı, aramızda bir bağ olarak kurduğu ve siz onu hep ikinci plana atıp ufak ufak şeyleri ona tercih ettiniz. Ede ede Cenab-ı Hak da o nimetini sizden geri aldı.
Siz şimdi artık seri katil gibi seri günahkara dönüştünüz ve hızlı hızlı günah işliyorsunuz. Biri size ya bak bütün şeyleri yapıyorsun ama yanlış yapıyorsun bak arada günah var. Her defasında bu günah üzerinden bunu yapıyorsun dediğinde böyleleri diyor ki ya biz oraları çoktan geçtik.
Yani bir kuş kadar hafifledim diyor. Eskiden bende de vardı bu türden işte düşünceler. Zorlanırdım hani bu işleri yaparken.
Acaba hani suç mı işliyorum diye rahatladım diyor. Şimdi bir kuş kadar hafifledim. Bu Allah'a karşı sorumsuzluğun göstergesidir.
Ve gitgide bu duyarsızlık o kişinin kalbini öldürür. Sonrasında birdenbire perde açılır.
Melekleri karşısında görür.
﴾21﴿ Melekleri görecekleri gün, işte o zaman, günahlara boğulmuş olanlar için hiçbir iyi haber olmayacak ve onlar (meleklere), “Her şeyden mahrum olduk!” diyecekler.
﴾22﴿ Onların yaptığı her işi ele almış ve onu savrulup giden toz toprak haline getirmiş olacağız.
(Furkan Suresi)
Ya bir kez daha şansım olamaz mı? Dönsem hani birkaçını geri alamaz mısınız? En son kine geri dönsek. Sen aynı şablonla buraya kadar geldin. Dolayısıyla şablonu değiştirmez isek Yusuf'un kardeşlerinin yaptığı gibi çünkü her defasında Cenab-ı Hak işin ucuna daha büyük balık koyacak.
Bugün on kuruşluk şeye heyecan duyup yalan söyledin. Yarın yapmam deme. On kuruşa heyecan duyan yarın on lira olacak o. Bugün on liradan vazgeçemedin.
Yarın on bin lirayı koyacak Cenab-ı Hak ucuna.
Dün şeflik için yaptın bu nahoş şeyleri, iftira attın. Ne bileyim usulsüz yöntemlere başvurdun. Soruları çaldın veya çaldırdın.
Her neyse. Şimdi sırada müdürlük var. Bunu hayli hayli yapacaksın.
Dün bundan daha küçüğünü yaptın. Hayat bu kez seni böyle kademe kademe arzusuna düştüğün o haz noktasından yakalayarak Cenab-ı Hak'ka karşı cürüm işlemeye bu kez alıştıracak ve sen sonra bir mücrim olarak buna alışmış, buna bağımlı hale gelmiş olarak şeytanın oyuncağı olarak hayatını sonlandırabileceksin.
Yorumlar
Yorum Gönder