Her Musibet Cezalandırma mı?
Hayatta başımıza gelen her sıkıntıyı bir ceza olarak mı görmeliyiz? Bazen hastalanırız, bazen işlerimiz yolunda gitmez, bazen bir kayıpla sarsılırız. İçten içe de sorarız: “Acaba ne yaptım da bu oldu?” Evet, bu soru yerinde bir sorudur ama cevabı her zaman tek yönlü değildir.
Kur’an’da bir ayet vardır ki, insana hem sorumluluğunu hatırlatır hem de umut verir:
“Size başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. Allah çoğunu affeder.”(Şura, 42/30)
Bu şu demek: İnsan hata yapar, günaha düşer. Bazen bunun karşılığı olarak başına sıkıntılar gelir. Ancak Allah öyle merhametlidir ki, her hatanın cezasını anında vermez. Öyle olsaydı, dünyada canlı kalmazdı. Nitekim başka bir ayette de bu açıkça söylenir:
“Allah insanları yaptıkları yüzünden hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı kalmazdı.”
(Fâtır, 35/45)
Ama burada önemli bir ayrım var: Her musibet bir günahın cezası değildir. Özellikle günahsız, salih kulların başına gelen sıkıntıların farklı bir anlamı vardır. Onlar için bu tür zorluklar bir terbiye, bir arınma ve daha da önemlisi manevî derecelerini yükseltme vesilesidir.
Kur’an’da bu da açıkça belirtilir:
“Sizi mutlaka biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!”(Bakara, 2/155)
Demek ki mü’minin başına gelen bela, bazen bir sınavdır. Bazen de bir müjdeye, bir yücelmeye açılan kapıdır.
Peygamberimiz (s.a.s.) de bu konuda buyurur ki:
“Kim bir günah işler ve Allah ona bu dünyada cezasını verirse, o artık ahirette cezalandırılmaz. Kim de bir günah işler ve Allah onu örter, bağışlarsa, ahirette de tekrar cezalandırmaz.”
(İbn Mâce, Hudûd 33)
Bu söz bize büyük bir gerçeği hatırlatıyor: Allah’ın adaleti kadar, affı ve bağışlaması da vardır. Dünya hayatında başımıza gelen bazı musibetler aslında daha büyük bir azabın önünü kesiyor olabilir. Aynı zamanda, işlediğimiz hataları örtüp bize yeni bir sayfa açılması için bir fırsattır.
Ama unutmamak gerekir ki, bazı musibetler de sadece imtihandır. Günahsız bir mü’minin çektiği çile, onun eksikliğinden değil, Allah’ın onu yüceltme muradından olabilir. İşte bu yüzden, yaşadığımız her sıkıntının içinde hem bir ders, hem de bir hikmet gizlidir.
Kısacası; bazen musibet bir ikazdır, bazen bir temizliktir, bazen de bir terfi vesilesidir. Önemli olan, musibete bakarken sadece acıya odaklanmak değil, ardındaki anlamı da görebilmektir.
Yorumlar
Yorum Gönder