Ana içeriğe atla

A'râf Suresi 169-170.Ayetlerin Tefsiri

169. Ayet

"Onların ardından (kitaba mirasçı olan) bir nesil geldi ki, onlar kitaba mirasçı oldular; ama dünya hayatının geçici menfaatlerini alıyor ve 'Nasıl olsa bağışlanacağız' diyorlardı.

Eğer onlara yine benzeri bir menfaat gelse, onu da alırlardı.

 Allah'a karşı haktan başkasını söylemeyeceklerine dair kitaptan onlara söz alınmamış mıydı? Onlar içindekini okuyup öğrenmemişler miydi?

Oysa ahiret yurdu, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır.

Hâlâ akıllanmayacak mısınız?"

Tefsir:

Bu ayette, önceki ümmetlerin yanlışlarından ders çıkarmayan ve Allah'ın kitabını miras aldıkları halde onunla amel etmeyen bir nesil eleştirilmektedir.

  • Kitaba mirasçı olan nesil: Bu, İsrailoğulları veya diğer ümmetlerin, atalarından kalan kutsal kitapları okuyup öğrenmelerine rağmen onları hayatlarına yansıtmamaları anlamına gelir.
  • Dünya menfaatlerine yönelme: Ayet, bazı kişilerin dinin emirlerini terk ederek dünyevi menfaatler peşinde koştuğunu vurgular.
  • Bağışlanma ümidi: Bu kişiler, günah işlediklerinde Allah’ın onları affedeceğini söyleyerek kendilerini kandırıyorlardı. Ancak tekrar aynı günahı işlemeye devam ediyorlardı.
  • Allah’a verilen söz: Onlar, Allah’a yalan söylemeyeceklerine dair kitapta bulunan uyarıları bilmelerine rağmen, yine de bu hatalara düşmüşlerdir.

İbn Kesîr, bu ayeti yorumlarken, insanların dini sadece okumakla yetinmeyip onunla amel etmeleri gerektiğini vurgular. Elmalılı Hamdi Yazır da, bu ayetin özellikle dini ilimleri menfaatleri için kullananları eleştirdiğini belirtir.


170. Ayet

"Kitaba sımsıkı sarılanlar ve namazı dosdoğru kılanlar bilsinler ki, biz iyilik yapanların mükâfatını zayi etmeyiz."

Tefsir:

Bu ayette ise, önceki ayette eleştirilen yanlış davranışların tam tersi olan doğru bir yaşam biçimi övülmektedir:

  • Kitaba sımsıkı sarılmak: Allah’ın emirlerine bağlı kalmak, sadece okumak değil, onları hayatına uygulamak anlamına gelir.
  • Namazı dosdoğru kılmak: Namaz, kul ile Allah arasındaki en önemli ibadetlerden biridir ve insanı kötülüklerden alıkoyar.
  • Allah’ın mükâfatı: Ayetin sonunda, Allah’ın iyilik yapanların mükâfatlarını boşa çıkarmayacağı müjdelenmiştir. Yani, iman eden ve salih amel işleyenler mutlaka karşılığını alacaklardır.

Taberî, bu ayetin önceki ayetteki yanlış tutumları düzelten bir formül sunduğunu belirtir: Allah’ın kitabına uymak ve namazı ihmal etmemek. Kurtubî ise, ibadetlerin sadece şekilsel değil, kalpten gelerek yapılması gerektiğini vurgular.

Sonuç:

Bu iki ayet, dinin sadece miras alınarak yaşanamayacağını, onunla amel edilmesi gerektiğini anlatmaktadır. İlk ayette, dini suistimal edenler eleştirilirken, ikinci ayette ise dine sıkı sıkıya bağlı kalanların mükâfatlandırılacağı müjdelenmektedir. 

Günümüz Müslümanları için bu ayetler, dinin yalnızca bilgi olarak değil, yaşam tarzı olarak benimsenmesi gerektiğini gösteren önemli bir mesaj içermektedir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kur'an'a göre müslümanın misyon ve vizyonu

  Misyon Allah'a İbadet ve Teslimiyet: Müslümanların en temel görevi, Allah'a ibadet etmek ve O'na teslim olmaktır. Bu, günlük ibadetler, dua ve Allah'ın emirlerine uygun bir yaşam sürmek anlamına gelir. ( Bakara, 2:21 ) İyiliği Emretmek ve Kötülükten Sakındırmak: Müslümanlar, iyiliği teşvik etmeli ve kötülükten sakındırmalıdır. Bu, bireysel ve toplumsal düzeyde adaleti sağlamayı amaçlar. ( Al-i İmran, 3:110 ) Adalet ve Merhamet: Adil olmak, insanlara merhametli davranmak ve her türlü haksızlığa karşı durmak önemli bir misyondur. ( Nisa, 4:58 ) İlmi Yaymak ve Öğrenmek: Bilgi ve hikmeti aramak, ilmi yaymak ve öğrenmek Kur'an'da teşvik edilen önemli bir görevdir. (Alak, 96:1-5) Vizyon Takva Sahibi Olmak: Allah'a karşı gelmekten sakınmak ve O'nun emir ve yasaklarına uymak, bir Müslümanın vizyonunun temelini oluşturur. Takva sahibi bir kişi, hem dünya hem de ahiret saadetini hedefler. ( Hucurat, 49:13 ) Allah'ın Rızasını Kazanmak: Tüm çabaların ve ...

Â’LÂ SÛRESİ BANA NE DİYOR?

  SÛRE, İNİŞ ZAMANI ÜZERİNDEN BANA NE DİYOR? Vahyin Rehberliğinde 1. yılda Mekke’deyiz. Altı asırdır yağmayan vahiy yağmuru, manen kurumuş olan gönülleri yavaş yavaş yeşertmeye başlamış.  Sûre, bu ortamda, inen vahyin suyunu bir gönülden başka bir gönüle taşıma işine “öğüt vermek” diyor. BANA NE DİYOR? Bir davanın başında, insanların manevî kökleri, sohbet, nasihat, öğüt gibi bilginin nakil vasıtaları ile sulanmazsa, o insanlar kendilerine fayda veremediği gibi başkalarına da meyve veremezler.  Bir de iyi yetişmedikleri için temsil ettikleri dava adına kötü örnek olma ihtimalleri yüksektir. SÛRE, İSMİ ÜZERİNDEN BANA NE DİYOR? A’lâ kelimesi “ en yüce ” manasına geliyor. Mesajı gayet net: Rabbin yüce adını tesbih eden, Rabbin katında yücelir. BANA NE DİYOR? Rabbin katında yücelmek ister misin?  Madem istersin, haydi, Allah katında en değerli insan olan Hz. Muhammed’in (s.a.v.) sünnetini kendine merdiven yap, sen de Allah katında yücelebildiğin kadar yücel! SÛRE, ÖNE Ç...

Kur’an’ı Okumak, Anlamak ve Yaşamak: Yaşam Rehberi

  Kur’an-ı Kerim, Müslümanlar için sadece bir kutsal kitap değil, aynı zamanda bir yaşam rehberidir. Bu rehberin en temel özelliklerinden biri, bize hem dünya hem de ahiret saadetini kazandıracak ilahi mesajları içermesidir.  Ancak bu mesajların tam anlamıyla bizi aydınlatabilmesi için Kur’an’ı sadece okumak değil, anlamak ve hayatımıza uygulamak gerekir. “ Bu Kur’an feyiz ve bereket yüklü öyle şerefli bir kitaptır ki, onu sana, insanlar âyetleri üzerinde derin ve etraflıca düşünsünler ve temiz akıl sahipleri ondan gereken ders ve öğüdü alsınlar diye indiriyoruz. ” (Sad Suresi, 29. ayet) Bu ayet, Kur’an’ın düşünerek okunması gerektiğini bizlere açıkça bildiriyor.  Allah, bizlerden sadece Arapça olarak okumamızı değil, ayetlerin derin manalarını kavramamızı ve hayatımıza tatbik etmemizi bekliyor.  Çünkü bu kitap, sadece ezberlenmek veya sesli olarak okunmak üzere değil, insanlara yol göstermek için indirilmiştir. “Onlar Kur’an’ı inceden inceye düşünmüyorlar mı? Yoksa...