Dünya üzerinde her insan, kendisine sorulacak şu temel soruyla karşı karşıyadır:
“Hayattaki amacım nedir?”
Bu soru, hayatımızın yönünü belirler ve yaşadığımız her günü anlamlı kılar.
Bir Müslüman olarak bu sorunun cevabı, doğrudan Kur’an-ı Kerim’de verilmiştir.
Yüce Allah, insanı boş yere yaratmadığını ve onun dünya hayatındaki amacını açıkça belirtmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de bu gaye şöyle ifade ediliyor:
“Ben cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım.”
(Zariyat Suresi, 56. ayet)
Bu ayet, Müslümanların hayat gayesini en net şekilde ortaya koyuyor: İbadet etmek. Ancak ibadet kavramı, yalnızca namaz kılmak, oruç tutmak ya da zekât vermek gibi ibadetlerle sınırlı değildir. Allah’a kulluk etmek, hayatın her alanında O’nun emirlerine uygun davranmak, O’nun rızasını kazanmayı hedeflemek ve her işte Allah’ı hatırlamaktır. Yani Müslüman için ibadet, hem bireysel hem toplumsal yaşamda, maddi ve manevi tüm faaliyetleri kapsar.
İyilik ve Adalet Yolunda Bir Hayat
Kur’an-ı Kerim, bir Müslümanın hayat gayesini sadece Allah’a ibadet etmekle sınırlandırmaz; aynı zamanda bu ibadetin nasıl bir yaşam biçimi olması gerektiğine de rehberlik eder. Bir Müslüman, hayatında iyilik, adalet, merhamet ve doğruluğu ön planda tutmalıdır. Allah, insanları birbirine karşı merhametli olmaya, iyiliği yaymaya ve kötülükten uzak durmaya çağırır:
“İyilik ve takvada yardımlaşın, günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın.”
(Maide Suresi, 2. ayet)
Bu ayet, bir Müslümanın yaşamında iyiliğin ve yardımlaşmanın ne denli önemli olduğunu gösterir. Her an, çevremize iyilik yaymak ve kötülüklerden uzak durmak, bir Müslümanın günlük hayatının temel gayesi olmalıdır.
Dünya Hayatı Bir Sınavdır
Kur’an-ı Kerim’e göre dünya hayatı, ebedi olmayan geçici bir yaşamdır ve insan bu dünyada imtihan edilmektedir. Her insan, hayatı boyunca karşılaştığı zorluklar, nimetler ve fırsatlar aracılığıyla sınanır. İnsanın asıl amacı, bu sınavdan başarılı çıkmak ve ahirette Allah’ın rızasını kazanarak cennete ulaşmaktır:
“O, hanginizin daha güzel amel yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yaratmıştır.”
(Mülk Suresi, 2. ayet)
Bu ayet, hayatın bir sınav olduğunu ve Müslüman’ın bu sınavdan başarıyla çıkmak için güzel ameller yapması gerektiğini vurgular. Yani Müslüman, dünya nimetlerine dalıp gitmek yerine, her an Allah’ın huzuruna çıkacağını hatırlamalı ve her adımını bu bilinçle atmalıdır.
Ahireti Unutmamak
Kur’an-ı Kerim, Müslümanlara dünya hayatının geçici olduğunu ve asıl kalıcı olanın ahiret hayatı olduğunu hatırlatır. Müslüman, dünya hayatını ahirete hazırlık için bir fırsat olarak görmeli ve asıl gayesinin ebedi mutluluk olduğunu unutmamalıdır:
“Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Ahiret yurdu ise, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?”
(En’am Suresi, 32. ayet)
Bu ayet, Müslümanların hayat gayesi olarak sadece dünya nimetlerine odaklanmamaları gerektiğini, asıl olanın ahiret olduğunu hatırlatır.
Sonuç olarak, bir Müslümanın hayattaki gayesi, Allah’a ibadet etmek, iyiliği yaymak, güzel ameller işlemek ve ahirete hazırlanmaktır. Kur’an-ı Kerim’in rehberliğinde bu gayeler, insanı hem dünyada huzura hem de ahirette ebedi mutluluğa ulaştırır. Dünya hayatında Allah’ın rızasını kazanmak ve O’nun emirlerine uygun yaşamak, her Müslümanın temel hedefi olmalıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder