Mesleki bilgi ve tecrübe gerektiren birçok alanda, altyapı olmadan başlanan işlerin birtakım riskleri olabilir. Ama riski en büyük olan alanlardan biri de “DİN”dir. Zira dinin konusu dünya ve ahirettir.
Ebedi hayatı kaybetmek, dünyadaki kayıplar içinde en büyük kayıp olduğu için en dikkatli olunması gereken alanlardan birinin de din olması gerekir.
Yukarıdaki konu ile bağlantısını kurarsak, meal okumaya teşvikin çok cılız olmasının en önemli sebeplerinden biri de bu risktir. “Okuyanlar yanlış anlar” diye meal okumaya teşvik yapılmıyor. Oysaki yapılması gereken mealde çıtayı aşağı çekip, gerekli açıklamalarla okuyanların yanlış anlayabileceği âyetlerin sayısını en aza indirmektir.
Açıklama yapılmadan verildiğinde yanlış anlaşılacak âyetlere birkaç örnek verelim.
1. örnek,
“İnkâr edenlere gelince, sen onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir; iman etmezler.”
Bu âyet açıklamasız okunduğunda inkâr edenleri uyarmana gerek yok sonucu çıkıyor.
Peygamber Efendimiz (sav) bu âyeti böyle anlayıp hiç kimseyi uyarmasaydı ne olurdu?..
Peygamber Efendimiz âyetin içeriğini tam anlamı ile idrak ettiğinden inkâr edenleri uyarmış ve uyarılarına kulak veren binlerce insan Müslüman olup Sahabe ünvanını almıştır.
Bu gerçekten yola çıkarak tarihi arka planı meale yansıttığımızda âyetin meali şöyle oldu;
“(Ey Resûlüm! Kur’an’ın haber verdiği hakikatleri bile bile) İnkâr edenlere gelince, sen onları (çok iyi tanıyorsun. Onlar müşriklerin ileri gelenleri. Onları) uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir; iman etmezler.”
Burada yaptığımız nedir? Tefsirlerde var olan açıklamaları mealin metnine yansıtmak...
2. örnek,
“Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın!...”
Bu âyete açıklama verilmediğinde anlaşılan şu:
Yeryüzünde Müslüman olmayan kalmayana kadar savaşın!
Böyle anlaşılırsa, şunu sormak lazım;
- Savaş varsa, korku vardır. Korkunun olduğu yerde özgür tercih olur mu?
- Özgür tercih olmayınca, Müslüman olanın Müslümanlığı makbul olur mu?...
- Korku münafık üretmez mi?
Yanlış anlamaya müsait olan bu âyete Kur’an bütünlüğünde bakıldığında, yanlış anlamanın nasıl sıfıra indirildiğini görmek için mealimize (Kur'an Bana Ne Diyor?) bakabilirsiniz.
3. örnek,
“Allah dilediğini sapıklığa yöneltir, dilediğini (de) doğru yola iletir.
” Kur’an’da bu şekilde birçok âyet var. Bu âyet bu şekilde verildiğinde, Müslümanların kafasını karıştırmak için fırsat bekleyenlerin eline malzeme verilmiş oluyor.
Diyorlar ki;
- Madem saptıran Allah o zaman sapanın suçu ne?
- Madem doğru yola ileten Allah, o zaman ödüle ne gerek var?
Bu sorular çoğaltılabilir. Biz, bu soruların önünü kesmek için bu tür âyetlere şöyle meal verdik;
“Allah dileyeni sapıklığa yöneltir, dileyeni (de) doğru yola iletir”
Bu şekilde meal vermemizin gerekçesini de “43/35. Fâtır sûresinin girişinde “Allah, dilediğini mi saptırır, dileyeni mi?” başlığı altında anlattık.
Bu örneklerden sonra, hazırladığımız meal için, hamd ve şükür makamında şunu çok rahat söyleyebiliriz: Açıklamasız meallerde bazı âyetleri okumanın alt yapısı olmayanlar için tehlikeli olabileceğini düşünenler, incelediklerinde bizim hazırladığımız mealde öyle bir tehlikenin olmadığını görecekler.
Bir sonraki yazı: MEAL OKURKEN AKIL NEREDE DURMALI?
Yazı KUR'AN BANA NE DİYOR? Meal Çalışmasından alınmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder